Gülme Komşuna…
YILLARDIR turizmde terörden çok sıkıntılar yaşamış bir ülke olarak coğrafyamızda gelişen siyasi karışıklıklara karşı duyarlı olmalıyız.
80’li yılların sonlarında ülkemize yönelik önce Ermeni terörünü ileri sürenleri, daha sonra PKK terörünü bahane edenleri ve hala daha Kıbrıs haritalarında kuzeyi kanlı gösterip ülkemiz aleyhine turizm fuarlarında en haksız dille yazılmış broşürler dağıtıp turistlerin ülkemize gelmesini engellemeye çalışanları unutmadık. Onlar bu anti propagandalarının karşılıklarını o yıllarda alıp, sevindiler. Ama bizim turizmcilerimiz onlara benzer karşılıkları hiç vermediler. Aksine turizmin bir barış ürünü olduğunu hep hatırlattılar.
Ülkemizin yaşadığı kargaşayı memnuniyetle karşılayanların şimdilerde yaşadıkları ekonomik ve siyasi sıkıntılarında yardımlarına koşanlar yine bizim turizmcilerimiz oldu.
Tunus’da başlayıp Mısır ile devam eden Ürdün, Yemen, ve komşumuz Suriye’de de görülen halk hareketlerini dikkatle incelemeliyiz.
Belki yabancı turistler bu ülkelere gitmeyip tercihlerini ülkemize kaydıracaklardır ama ‘’bu olaylardan yararlanalım, fırsatları kaçırmayalım, nasılsa talep olacak fiyatları artıralım’’ düşünceleri uzun dönemde çok doğru olmayacaktır. Bugün kazançlı çıkabiliriz ama yarını da unutmayalım.
Ayrıca bu ülkelerden gelen turistlerin yanısıra bu ülkelere ziyarete gidenlerimiz, bu ülkelerde çalışan, yatırım yapan profesyonellerimiz ve daha önemlisi başta Rusya ve Almanya’da olmak üzere bu ülkelere önemli sayıda turist gönderen tur operatörlerimiz var.
Bu ülkelerdeki ekonomik olumsuzlukların bir bumerang etkisi ile ülkemizi de etkileyeceğini unutmamalıyız.
Başta otelcilerimiz olmak üzere turizmcilerimizin fiyatları arttırma fırsatçılığının da gün gelir ters tepebileceğini de hiç göz ardı etmemeliyiz.
Turizmin huzur, güven ve barış ortamlarında oluşan ve gelişen bir ticari olay olduğunu en iyi bizim turizmcilerimizin bildiğini düşünüyoruz.
Globalleşen dünyamızda yalnız bize yakın bölgelerde değil, çok uzak coğrafyalarda yaşanan olumsuz olayların ülkemizi de nasıl etkilediğini unutmamamız gerekiyor. Tüm dünyayı etkileyen ekonomik krizler ile ana pazarlarımızdan gelen turist sayısı ve turist profiline bağlı olarak düşen gelirimizi, İzlanda’da patlayan yanardağ ile Avrupa havayolu trafiğinin haftalarca etkilenmesi ve buna bağlı olarak bu ülkelerden gelecek turistlerin iptallerle karşılaşmasını, bu ülkelere yolcu getirip götüren yerli havayollarımızın kayıplarını, geçen yıl Tayland’da yaşanan siyasi kargaşaların bile, başta THY olmak üzere bu bölgeye uçan birçok havayolunun ara istasyonu olan Bangkok havaalanın kapalı kaldığı sürece, ülkemize gelmek isteyen, üstelik gelir düzeyi yüksek turistlerin azalmasına neden olduğunu hep hatırda tutmalıyız.
Mısır gibi yakın ülkelerdeki kargaşalıkların uzak destinasyonlardan bölgemizdeki birkaç ülkeyi kapsayan paket turlar ile gelecek zengin turistlerin ziyaret tercihlerini iptal ettireceğini en iyi turizmcilerimiz bilir.
Bu nedenle Türsab’ın siyasi kargaşaların ilk başladığı ülke olan Tunus’lu meslektaşlarına destek vermek üzere bu ülkeye gitmesini çok yerinde buluyoruz. Inanıyoruz ki Türsab başta olmak üzere diğer turizmcilerimizin de uygun zaman dilimlerinde Mısır ve benzer olayları yaşayan diğer komşu ülkelere destek ziyaretlerini sürdüreceklerdir.
Turizm Bakanlığının da bu ülkelerden boşalacak taleplerin ülkemize yönelmesi ile oluşacak çifte rezervasyon konusunu hatırlatmasını olumlu bulurken, fiyat artışı fırsatlarını kollayanlar için gerekli uyarıları yapması gerektiğine de dikkat çekiyoruz.